Kamu yararına çalışan dernekler nelerdir? Dayanışmanın görünmeyen kahramanları
Hayatımızın en zorlu anlarında bir telefonun ucunda ya da bir çadırın gölgesinde karşımıza çıkan insanlar vardır. Kim olduklarını çoğu zaman bilmeyiz ama oradadırlar: Deprem bölgesinde sıcak yemek dağıtır, sokak hayvanlarını korur, engelli bireylerin haklarını savunur, eğitimde fırsat eşitliği için gece gündüz çalışırlar. Onlar, “kamu yararına çalışan dernekler”dir. Fakat bu kavram sadece gönüllülükle ilgili değildir; aynı zamanda hukuki bir statü, devlet nezdinde tanınan bir kimliktir. Peki kimdir bu dernekler, nasıl seçilirler ve toplum için neden bu kadar hayati bir rol oynarlar?
Kamu yararına çalışan dernek ne demek?
Kamu yararına çalışan dernek, en basit tanımıyla, faaliyetlerini yalnızca üyelerinin değil tüm toplumun yararına yürüten, bunu belgelerle ve projelerle kanıtlayan ve Cumhurbaşkanı kararıyla bu statüyü alan derneklerdir. Türkiye’de bu statü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 27. maddesiyle düzenlenir. Bir derneğin bu unvanı alabilmesi için:
En az bir yıl boyunca aktif ve kesintisiz faaliyet yürütmüş olması,
Mali kaynaklarını toplum yararına projelere yönlendirmesi,
Hesaplarının şeffaf, denetlenebilir ve sürdürülebilir olması,
Hedef kitlesinin toplumun geneli veya dezavantajlı gruplar olması gerekir.
Bu süreçte, ilgili bakanlıkların görüşleri alınır ve son karar Cumhurbaşkanı tarafından verilir.
Türkiye’de kamu yararına çalışan derneklerin sayısı ve etkisi
Güncel verilere göre Türkiye’de kayıtlı yaklaşık 125 bin dernek bulunuyor. Bunların içinden sadece 300 civarı “kamu yararına çalışan” statüsünü almış durumda. Bu oran, her 400 dernekten yalnızca 1’inin bu unvana sahip olduğunu gösteriyor. Sebebi ise kriterlerin oldukça sıkı olması ve derneklerin faaliyetlerinin ulusal çapta etkili olması gerekliliği.
Bu dernekler, vergi muafiyetleri, bağış toplama kolaylığı ve devletle iş birliği imkânı gibi avantajlara sahip olduklarından, daha geniş kitlelere ulaşma şansı bulurlar.
Gerçek dünyadan örneklerle kamu yararına dernekler
1. Kızılay – Kriz anlarında ilk el uzatan
Belki de Türkiye’nin en tanınan kamu yararına çalışan derneği olan Türk Kızılay, her yıl milyonlarca insana ulaşıyor. 2023 Kahramanmaraş depreminde 3 milyondan fazla kişiye sıcak yemek ulaştırdı, binlerce çadır kurdu. Kızılay sadece afet anlarında değil, kan bağışı, sosyal yardımlar ve uluslararası insani yardımlar konusunda da öncü.
2. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) – Eğitimin sessiz kahramanı
Her çocuğun kaliteli eğitime erişmesi gerektiğine inanan TEGV, yılda 200 binden fazla çocuğa ücretsiz eğitim desteği sağlıyor. Devletin ulaşamadığı kırsal bölgelerde kurduğu öğrenim birimleriyle çocukların hayatına dokunuyor. Bu derneğin hikâyesi, gönüllülüğün nasıl kurumsallaşabileceğini gösteriyor.
3. LÖSEV – Umudu büyüten bir el
Lösemili çocuklara ve ailelerine ücretsiz tedavi, maddi destek ve psikolojik danışmanlık sağlayan LÖSEV, kamu yararına dernek statüsünün en çarpıcı örneklerinden biri. Her yıl on binlerce çocuğun hayatını değiştiriyor ve toplumda farkındalık yaratıyor.
4. TEMA Vakfı – Toprakla başlayan mücadele
Çölleşmeyle mücadele, ağaçlandırma ve çevre bilinci konusunda çalışan TEMA, milyonlarca fidanı toprakla buluşturdu. Doğaya sahip çıkmanın sadece çevre değil, toplum sağlığı açısından da kamu yararı olduğunu hatırlatıyor.
Neden bu kadar önemli?
Kamu yararına çalışan dernekler sadece yardım eden kuruluşlar değildir; aynı zamanda toplumsal vicdanın kurumsal halidir. Devletin ulaşamadığı yerlere ulaşır, görmediği sorunları görünür kılar ve vatandaş ile kamu kurumları arasında köprü kurarlar.
Dahası, bu dernekler toplumsal katılımı artırır. Her bağış, her gönüllü emeği, aslında demokrasinin temel taşlarından biri olan “sivil toplum”u güçlendirir.
Eleştirel bir not: Yeterince destekleniyorlar mı?
Ne yazık ki bu derneklerin çoğu hâlâ finansal kaynak bulmakta zorlanıyor. Bürokratik engeller ve bağış kültürünün zayıf olması da gelişimlerini yavaşlatıyor. Kamu yararı statüsüne ulaşmak zor, ama ulaştıktan sonra da sürdürülebilirlik büyük bir mücadele gerektiriyor.
Sonuç: Kamu yararına dernekler hepimizin hikâyesi
Kamu yararına çalışan dernekler; kriz anlarında yanımızda olan, çocuklara umut, doğaya nefes, topluma güven veren kuruluşlardır. Onlar, bireysel iyiliklerin kurumsal hâle dönüşmüş hâlidir.
Bu yazıyı okurken belki siz de bir dernekle çalışıyorsunuz ya da gönüllü olmak istiyorsunuz. O zaman kendinize şu soruyu sorun: “Ben de bu hikâyenin bir parçası olabilir miyim?”
Sizce Türkiye’de kamu yararına derneklerin sayısı artmalı mı? Hangi alanlarda daha aktif olmaları gerektiğini düşünüyorsunuz? Yorumlarda fikirlerinizi paylaşın, çünkü bu tartışma sadece onların değil, hepimizin geleceğini şekillendiriyor.