Ervah-ı Habise Ne Demek? – Geçmişin Gölgeleriyle Yüzleşen Bir Kalbin Hikayesi
Bir hikâye anlatmak istiyorum sana… Hani bazen geçmişin karanlık bir köşesinde kalmış, unutmaya çalıştığın ama bir şekilde seni bulmayı başaran anılar olur ya; işte bu hikâye onlardan biri. “Ervah-ı Habise” dedikleri şey, sadece eski bir Osmanlıca kelime değil, bazen bir kalbin en gizli korkularını anlatan bir fısıltıdır.
Bir Kadın, Bir Erkek ve Bir Söz: “Ervah-ı Habise”
Gece sessizdi. Yağmur damlaları pencereye vurdukça, Ayla’nın içindeki o tanıdık boşluk biraz daha büyüyordu. Masanın karşısında oturan Murat, sessizliğin ağırlığını hesaplamaya çalışır gibi düşüncelere dalmıştı.
Ayla’nın gözleri bir noktada sabitlenmişti: duvardaki eski bir tablo. Tablonun köşesinde solgun bir yazı vardı — “Ervah-ı Habise.”
Murat dayanamayıp sordu:
“Bu ne demek Ayla? Hep bakıyorum o tabloya, ama sen hiç anlatmadın.”
Ayla derin bir nefes aldı, gözleri uzaklara daldı.
“Ervah-ı Habise,” dedi fısıltıyla, “Kötü ruhlar demek Murat… Geçmişte insanın içine sızan, sonra sessizce orada kalan gölgeler.”
Erkeklerin Mantığı, Kadınların Kalbi
Murat’ın yüzünde o tanıdık stratejik ifade belirdi.
“Yani travmalar diyorsun? Onlarla yüzleşmek lazım. Analiz ederiz, çözeriz.”
Ayla gülümsedi. İşte tam olarak bu farktı onları birbirinden ayıran. Murat her şeye bir çözüm ararken, Ayla hisleriyle yaşardı. O, acıyı çözmeye değil, anlamaya çalışırdı.
“Bazen çözüm bulmak değil, sadece duymak yeter,” dedi Ayla.
Murat sustu. İlk kez kelimelerin yetmediğini fark etti.
Ervah-ı Habise, aslında her insanda vardır. Kiminin çocukluğunda, kiminin ilk aşkında, kiminin kaybettiklerinde…
Geçmişin Fısıltıları
O gece, Ayla hikâyesini anlatmaya başladı.
“Bir zamanlar birini çok sevdim,” dedi. “Ama o sevgi beni değil, benden geriye kalan gölgeleri büyüttü. Kırıldım, ama susmayı seçtim. Her sustuğumda içimde bir ‘Ervah’ daha doğdu. Onlar kötü ruhlar değildi, sadece anlaşılmamış yanlarımdı.”
Murat başını eğdi.
“Demek ki senin ‘Ervah-ı Habise’n aslında korkuların değil, kırık yanların.”
“Evet,” dedi Ayla. “Ama onlar da bana ait. Onlarla barışmadan kimseyle huzur bulamıyorsun.”
Murat’ın gözleri doldu. Hayatında ilk kez bir cümleyle yenildiğini hissetti.
Çünkü Ayla’nın kırıklığı, onun mantığının çözemeyeceği kadar derindi.
Ervah-ı Habise: Kalbinin Karanlık Odası
Herkesin bir “Ervah-ı Habise”si vardır. Kimi gece uyumadan önce fısıldar, kimi bir şarkının ortasında geri gelir.
Bu kötü ruhlar, aslında insanın geçmişle olan ilişkisidir.
Bir erkek için, “çözülmesi gereken dosya” gibidir.
Bir kadın için, “anlaşılması gereken his.”
Murat bunu o gece anladı.
“Demek ki bazen çözüm aramamak da bir çözümmüş,” dedi sessizce.
Ayla tebessüm etti.
“Evet. Çünkü bazı acılar onarılmaz, sadece sevilir.”
Ervah-ı Habise demek, içindeki gölgeleri reddetmemek demek. Çünkü onlar senin hikâyenin karanlık ama gerçek sayfalarıdır.
Bir Ruhun Aydınlanışı
Sabah olduğunda yağmur durmuştu. Güneş, pencerenin önündeki tabloya vurdu. “Ervah-ı Habise” yazısı artık daha netti.
Murat usulca ayağa kalktı, tabloya yaklaştı ve alttaki tozlu camı sildi.
O anda fark etti:
O kelimelerin içinde korku değil, bir kabulleniş vardı.
Ayla’nın gözlerinde huzur, Murat’ın kalbinde ise ilk defa sessizlik yankılandı.
Gerçek Anlamıyla Ervah-ı Habise
“Ervah-ı Habise”, Osmanlıca’da “kötü ruhlar, karanlık varlıklar” anlamına gelir.
Ama hayatın içinde bu kelime, aslında insanın kendi geçmişiyle yüzleşme halini anlatır.
Kırılmış kalplerin, söylenememiş cümlelerin ve bastırılmış duyguların sembolüdür.
Belki de bu yüzden hepimizin içinde küçük bir “Ervah-ı Habise” yaşar.
Onları susturmaya çalışmak yerine, anlamaya çalışmak gerekir. Çünkü bazen huzur, karanlıktan korkmamakla başlar.
💬 Peki senin “Ervah-ı Habise”n ne?
Bir anı mı, bir ses mi, yoksa sustuğun bir kelime mi?
Yorumlara yaz… Belki birlikte biraz ışık buluruz.